List
* Bu yazı İktisadi Kalkınma Vakfı (IKV) dergisinde yayımlanacaktır.

 

İspanya’da 24 Mayıs’ta yapılan seçimler ülkede yaşanan siyasi değişim isteğinin önemli bir göstergesi olarak tarihe geçti. Hem özerk yönetimleri (İspanya’da 17 özerk bölge bulunuyor; bunlardan dördü – Bask Bölgesi, Galiçya, Endülüs ve Katalunya – kendi seçim tarihlerini belirleme hakkına sahip) hem de belediyeleri seçmek üzere sandık başına giden İspanyollar, ülkenin parti sistemini değiştirecek kararlara imza attı.

Sonuçlara genel olarak bakacak olursak, iktidardaki Hristiyan Demokrat Halk Partisi (Partido Popular – PP) ülke genelinde en yüksek oyu alsa da, 2011 yılına kıyasla ciddi anlamda oy kaybetti. Bu durumun en önemli sonucu ise yerel yönetim kurumlarındaki mutlak gücünün elinden alınması oldu. Zihinlere kazınan mağlubiyet ise Madrid ve Barselona’da yaşandı. 24 yıl sonra ilk kez başkentin yönetimi sol gruplara geçti. Barselona’da ise zafer Katalan milliyetçilerinin değil, yaşadığı şehri yönetmek için bir araya gelen halk hareketinin oldu.

İkinci sıradaki İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin (Partido Socialista Obrera Española – PSOE) durumu da benzer. İki partili sistemin yerini çok partili sisteme bırakmasıyla birlikte PSOE de ciddi anlamda oy kaybetti. Ancak PSOE’nin sol görüşlü olmanın avantajını kullanma olasılığı bulunuyor. Bu avantaj diğer sol gruplarla koalisyon olasılığı şeklinde ortaya çıkıyor. Bu durumun en önemli örneği ise Madrid.

Dış basında genelde İspanyolca “Yapabiliriz” anlamına gelen Podemos’un zaferi olarak duyurulan sonuç ise bir halk hareketi ürünü. Podemos aralarında Madrid ve Barselona’nın da bulunduğu birçok yerde seçime birleşik sol hareketi olarak girdi. Bu nedenle Podemos’un başarısını ölçmek çok da kolay değil. Halkın ne kadarının parti olarak Podemos’a, ne kadarının ise birleşik sol hareketlere bir bütün olarak oy verdiğini önümüzdeki dönemlerde yapılacak anketler gösterecek.

Podemos’un yanı sıra bu seçimlerin diğer kazananı Ciudadanos (Vatandaşlar). Özerk yönetim seçimlerinde PP ve PSOE’nin ardından üçüncü güç olan Ciudadanos, yaklaşık 1,5 milyon oy aldı. Bu durum partide büyük sevinç yaratırken genel seçimler için de çok büyük motivasyon oldu.

Katılım oranlarına baktığımızda geçen seçimlere kıyasla büyük bir fark bulunmuyor. İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan kesin olmayan sonuçlara göre İspanyolların yüzde 64,93’ü sandık başına gitti. Bu durum bazı kesimleri şaşırttı, çünkü ekonomik kriz sonucunda ortaya çıkan siyasi potansiyelin sandığa daha çok yansıması bekleniyordu. Ancak bu beklenti haklı çıkmadı.

Madrid ve Barselona: Halkın İradesi Yönetimi Ele Aldı

Madrid oylarını gecenin geç saatlerine kadar saydı. Bir yanda yıllardır şehri yöneten Halk Partisi’nin adayı, diğer yanda ise yeni sol oluşum Ahora Madrid (Madrid Şimdi) vardı. Gecenin sonunda kazanan Ahora Madrid’in adayı Manuela Carmena oldu. Her ne kadar en çok oyu alan aday olmasa da, PSOE’nin de desteğiyle Madrid’i yönetmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ancak son halini almış koalisyonları görmek için biraz daha beklemek gerekecek.

Barselona’daki sol koalisyon Barcelona en Comú (Müşterek Barselona Hareketi) ise milliyetçi partileri geride bırakarak bölgedeki en fazla oyu alan siyasi oluşum oldu. Podemos’un da içinde bulunduğu grup Ada Colau’nun liderliğinde seçime gitti. Hiç şüphesiz ki bu hareket 15 Mayıs (15M) sonrasında ortaya çıkmış hareketlerin ruhunu taşıyor. Bu bir halk hareketi, halkın yaşadığı şehri yönetme isteği. Bu isteğin sonucunda Colau, Barselona’nın ilk kadın belediye başkanı olacak. Eğer Madrid’de de beklenen olursa iki büyük şehri kadınlar yönetecek.

Peki Ya Şimdi?

İlk olarak yerel yönetimlerde oluşan koalisyonların neler getireceğini gözlemlemek önemli. Demokratik hayatını tek partili yönetimlerle geçirmiş olan İspanya, koalisyon kültürüne pek alışık değil. Ayrıca yerel yönetimlerde kurulacak ittifaklar seçmenin genel seçimlerde oy verme davranışını da etkileyebileceğinden partilerin çok stratejik olması gerekiyor.

Bu noktadan sonraki en önemli soru yıl sonunda yapılacak genel seçimlerde neler yaşanacağı. Sonuç olarak, muhafazakâr oylar halen İspanya’da en güçlü oy olsa da, 24 Mayıs seçimlerinin kazananı sol görüşlü gruplar oldu. Bu grupların başarılarını artırarak sürdürmeleri önümüzdeki dönemlerde atacakları adımlara bağlı. İki büyük parti, PP ve PSOE, sadık seçmenlerinin tercihlerini tam olarak değiştirebilmiş durumda değil. Önümüzdeki dönemde PSOE sosyalist düşüncelerini ve projelerini ön plana çıkarırsa oylarını artırma şansı olabilir. PP ise özüne dönmeli, geleneksel söylemlerinden ve ülkede bir değişim olduğunu inkâr eden tavırlarından kurtulmalı ve genel seçimler için doğru stratejiyi bulmalıdır.

Seçimin iki kazananı konumundaki Podemos ve Ciudadanos’u da zorlu bir dönem bekliyor. Podemos bu süreçte sınırlarını iyi çizmeli, koalisyonlarına stratejik olarak karar vermeli ve seçmenini hoşnut edecek kararlara imza atmalıdır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, bir ülkede sistem ya da siyaset yapma biçimi muhalefetten değişmez. Podemos daha ileri gitmek istiyorsa hükümete girmeye çalışmalıdır. Ciudadanos ise ılımlı sağ seçmenin temsilcisi olma iddiasını  sürdürecekse kendini PP’den ayıran özelliklerin altını iyice çizmelidir.

Bu seçimlerden sonra İspanya’da yadsınamayacak en önemli gerçek, iki partili sistemin yerini çok partili sisteme bıraktığıdır.

Bu seçimden çıkarılacak çok önemli bir ders de lider faktörünün önemi. Madrid ve Barselona’daki durum halkın yeni hareketlere ve liderlere ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Bu nedenle benzer fikirlere sahip Birleşik Sol’a (Izquierda Unida – IU) ya da Demokrasi ve Gelişim Birliği’ne (Unión, Progreso y Democracia – UpyD) oy vermiyorlar. IU yıllardır ülkenin üçüncü partisi olmaya çalışmış, ancak hiçbir zaman bu oy seviyesine ulaşamamıştı. Aynı durum sağ kanattaki alternatif oyları almaya çalışan UPyD için de geçerli. Ancak Podemos ve Ciudadanos genç ve dinamik liderleri ile bu değişimin yolunu açtı. Bu durumun ülkenin yönetimine etkisinin ne olacağını ise zaman gösterecek.

Seçim sonuçları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. (İspanyolca):

http://resultadoslocales2015.interior.es/ini99v.htm

http://elpais.com/tag/elecciones_autonomicas/a/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

  Posts

1 2
June 14th, 2016

The Good, the Bad and the Ugly – 5 + 1 Steps Away From Visa-Free Travel for Turkish Nationals

* This article has been published by Heinrich-Böll-Stiftung European Union (with Melih Özsöz).   Aspired facilitation of the issuance of […]

June 7th, 2016

The European Response to the Refugee Crisis: Angela Merkel on the Move

* This article has been published by Istanbul Policy Center (with Bianca Benvenuti)   Executive Summary The European project has hit strong […]

March 15th, 2016

Stormy months on the Aegean: the refugee deal and its impact on Turkey-EU relations

* This article has been published by Real Instituto Elcano, Madrid, Spain (with Melih Özsöz).   Theme The refugee deal of […]

March 1st, 2016

Reshaping relations in the midst of crises: A bitter anniversary for Turkey-EU accession negotiations

* This policy brief has been published by Istanbul Policy Center (with Melih Özsöz).   Executive Summary Relations between Turkey […]

January 6th, 2016

A New Era in Spanish Politics: Time to Negotiate

* This article has been published by Heinrich-Böll-Stiftung European Union (with Marta Paradés).   The question that has to be […]

December 21st, 2015

New politics in Spain: No more two-party dominance, it is time to negotiate

* This article has been published by Hurriyet Daily News   Spanish citizens went to the ballot box on Dec. […]

December 1st, 2015

How to read the next generation progress reports

* This article has been published by Hurriyet Daily News (with Melih Özsöz).   The annual progress reports prepared by […]

November 7th, 2015

Having won back his majority, Erdoğan must now focus on reuniting Turkish society

* This article has been published by London School of Economics European Policy and Politics (EUROPP) Blog   The November elections […]

November 3rd, 2015

Unas elecciones extraordinarias, unos resultados extraordinarios: Turquía ha vuelto a la mayoría absoluta

* Este articulo se ha publicado en Agenda Publica.   Como consecuencia de la imposibilidad –o, mejor dicho, de la […]

October 25th, 2015

Turkey-EU deal on migrant crisis: Just a tactical whitewash?

* This article has been published by Hurriyet Daily News (with Melih Özsöz).   Relations between Turkey and the European […]